Duha, İnşirah, Fatiha Abdussamet sesinden Mehmet baba tefekkürü ile

 DUHÂ (93) 

Duhâ, kuşluk vakti demektir. Sûre, adını ilk ayette geçen bu kelimeden alır. Fecr sûresinden sonra Mekke'de inmiştir, 11 âyettir. Sûrede âhir zaman Peygamberinin hususiyetlerinden biri yani yetim oluşu ele alınır ve kendisi teselli edilir.

 Bismillâhirrahmânirrahîm

1, 2, 3. Kuşluk vaktine ve sükûna erdiğinde geceye yemin ederim ki Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı. Bir ara vahyin gelişi gecikti. Müşrikler: "Rabbi onu terketti, ona darıldı! " dediler. Bu konuşmalar ve sataşmalar Efendimize ağır geliyordu. İşte bu husus âyetlerle izah edildi. 

4. Gerçekten senin için ahiret dünyadan daha hayırlıdır. 

5. Pek yakında Rabbin sana verecek de hoşnut olacaksın. 

6. O, seni yetim bulup barındırmadı mı? 

7. Şaşırmış bulup da yol göstermedi mi? 

8. Seni fakir bulup zengin etmedi mi? 

9. Öyleyse yetimi sakın ezme. 

10. El açıp isteyeni de sakın azarlama. 

11. Ve Rabbinin nimetini minnet ve şükranla an. 


İNŞİRÂH SÛRESİ (94)

İnşirâh açılmak, genişlemek, sevinmek manalarına gelir. Duhâ sûresinden sonra Mekke'de inmiştir, 8 âyettir. Bu sûrede Peygamberimizin, çocukluğunda risalete hazırlamak üzere kalbinin açılıp arıtılmasından söz edilmektedir. Ayrıca, onun getirdiği dindeki kolaylıklara dikkat çekilerek Allah'a şükretmeye teşvik edilmektedir. 

Bismillâhirrahmânirrahîm

1. Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?

2, 3. Belini büken yükünü senden alıp atmadık mı?

4. Senin şânını ve ününü yüceltmedik mi?

5, 6. Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır. 

7, 8. Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul ve yalnız Rabbine yönel. 
Bazı müfessirler bitirilen işi, bazıları da başlanacak işi "ibadet " olarak yorumlamışlardır. Bu yorumların ortak noktası, dünya ve ahiret arasındaki dengeye dikkat edilmesi gereğinin vurgulanmış olmasıdır. 



FÂTİHA (1)

Müddessir sûresinden sonra Mekke'de inmiştir. 7 âyettir. Kur'an'ın ilk sûresi olduğu için açış yapan, açan manasına "Fatiha" denilmiştir.

Diğer adları şunlardır: Ana kitap manasına "Ümmü'l-Kitâb", dinin asıllarını ihtiva eden manasına "el-Esâs", ana hatlarıyla İslâm'ı anlattığı için "el-Vâfiye" ve "el-Kâfiye", ilk defa inen yedi âyet manasına "es-Seb'u'l-Mesânî", birçok esrarı taşıdığı için "el-Kenz". Peygamber efendimiz (S.A.V.) "Fâtiha'yı okumayanın namazı olmaz." buyurmuştur. Onun için, Fâtiha, namazların her rekâtında okunur. 

Manası itibariyle Fâtiha, en büyük dua ve münâcâttır. Kulluğun yalnız Allah'a yapılacağı, desteğin yalnızca Allah'tan geldiği, doğru yola varmanın da doğru yoldan sapmanın da Allah'ın iradesine dayandığı, çünkü hayrı da şerri de yaratanın Allah olduğu hususları bu sûrede ifadesini bulmuştur. 

Kur'an, insanlığa doğru yolu göstermek için indirilmiştir. Kur'an'ın ihtiva ettiği esaslar ana hatları ile Fâtiha'da vardır. Zira Fâtiha'da, övgüye, ta'zime ve ibadete lâyık bir tek Allah'ın varlığı, O'nun hakimiyeti, O'ndan başka dayanılacak bir güç bulunmadığı anlatılır ve doğru yola gitme, iyi insan olma dileğinde bulunulur.

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm 
Bismillâhirrahmânirrahîm 

Aralarında İmam Ebu Hanife'nin de bulunduğu bir gurup fakihe göre besmele, Fatiha'dan ve diğer surelerden bir ayet değildir, sadece Neml suresinin 30. ayetinde geçen besmele ayettir. Diğerleri sure başlarında teberrüken yazılmıştır. Onun için namazda sesli okunmaz.

Aralarında İmam Şafii'nin de bulunduğu diğer bir gurup fakihe göre besmele Fatiha ve diğer surelerin ilk ayetidir. Şafiiler besmeleyi namazda sesli okurlar. 

Bir hadiste "Besmele ile başlamayan her iş güdüktür" buyrulmuştur. Bu sebeple müslümanlar bütün işlerine "Besmele" ile başlarlar. İşlere Allah adıyla başlamak ne kadar güzel bir davranıştır! Nahl suresinin 98. ayeti gereği olarak da Kur'an okumaya başlarken "Euzü Besmele" çekilir. "Eûzübillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm"

1. Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla. 

2. Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. 

3. O, Rahmân'dır ve Rahîm'dir. 

4. Ceza gününün mâlikidir. 

5. (Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.

6. Bize doğru yolu göster.

7. Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!  Âmin. 

Âlemîn , âlem kelimesinin çoğuludur. İnsan, melek ve cin gibi akıl sahibi yaratıkların tamamını içine alan evrenin adıdır. Bazıları da, Allah'ın varlığına delâlet eden her şeye âlem denildiğini söylemişlerdir. 

Rahmân, iyi olsun kötü olsun, mümin olsun kâfir olsun, ayırım yapmadan dünyada nimetini herkese veren Allah demektir.

Rahîm ise, ahirette nimetlerini sadece müminlere veren manasınadır. Cenab-ı Allah, dünyada herkese nimet verdiği halde, kendisine inananlara ahirette özel muamele yapacaktır. Kur'an'da geçen "Rahman" ve"Rahim" kelimeleri hep bu manada kullanılmıştır. 

Ceza günü, ahirette herkesin hesaba çekilip iyinin iyi, kötünün de kötü karşılık alacağı muhakeme günüdür. Müfessirlerin açıklamalarına göre kendilerine lütuf ve ihsanda bulunulan kimseler, peygamberler ve onların yolunda gidenlerdir. Gazaba uğramışların yahudiler, sapmışların ise hıristiyanlar olduğu rivayet edilmiştir. 

Bununla beraber, doğru yoldan sapma ve Allah'ın gazabına uğrama, yalnızca hıristiyan ve yahudilere mahsus değildir. 6. âyette Allah Teâlâ'dan bizi "doğru yola iletmesi istenmiş, 7. âyette ise doğru yolun ne olduğu "örnekle eğitim" metoduna göre anlatılmıştır. Bu da başta Peygamber olmak üzere iyilerin yolunu iyi, kötülerin yolunu da kötü olarak göstermektir. 

İşte Kur'an'ın büyük bir kısmı, bu iki âyetin tefsiri mesâbesindedir (hükmündedir).
Facebook Comments

0 yorum